Putin yarın Kremlin’de yemin edecek: 5. görev dönemi resmen başlıyor
Rusya’da Mart ayında yüzde 77.49 katılım oranıyla yapılan devlet başkanı seçiminde oyların yüzde 87.28’ini alan Putin, yarın Kremlin Sarayı’nda düzenlenecek törenle yemin edip 6 yıl daha görevini sürdürmeye devam edecek.
Putin’in yemin etmesiyle iş başındaki hükümet de istifa edecek. 2020’de yapılan anayasa değişikliği gereği artık yeni hükümet Rusya parlamentosunun onayıyla görevine başlayacak.
Putin, yemin töreninden sonra yeni hükümetin kurulması için başbakan adayını Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’da milletvekillerinin onayına sunacak. Parlamento, başbakan adayını kabul etme ya da reddetme yetkisine sahip. Eğer milletvekilleri başbakan adayını 3 defa reddederse bu defa Putin, kendisi doğrudan parlamentonun onayına gerek olmadan başbakanı atayabilecek. Böyle bir durumda Putin, parlamentoyu feshetme ve yeniden milletvekili seçimleri yapma hakkına sahip olacak.
Başbakan adaylığı için Mişustin’in ismi öne çıkıyor
Rus basınında yapılan yorumlarda, mevcut Rusya Başbakanı Mihail Mişustin’in değişme ihtimalinin zor olduğu görüşü öne çıkıyor.
Ukrayna’daki özel askeri harekat döneminde Batı ülkelerinin yaptırımları yüzünden ekonomik anlamda çöküş yaşanması beklenen ülke ekonomisinin, beklentilerin aksine büyüme sağladığı gerekçesiyle Mişustin başarılı bir hükümet başkanı olarak görülüyor.
Başbakan, atanmasından sonra başbakan yardımcılıkları ile icracı bakanlıklar için adaylarını önerecek. Parlamentonun, kabinenin bu üyelerini de onaylaması gerekecek.
Rusya Devlet Başkanı Putin, dışişleri bakanı, savunma bakanı, adalet bakanı, acil durumlar bakanı ve içişleri bakanını Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi ile istişare ederek Duma’nın onayı olmadan doğrudan atayacak.
Yasalar gereği, yeni hükümetin onaylanma süreci en fazla 20 Mayıs’a kadar sürebilecek. Ancak başbakan ve bakanlar kurulu aday listesinin 7 Mayıs’ta yemin töreninden sonra hemen parlamentoya sunulacağı, ertesi gün de Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’da onaylanabileceği öngörülüyor.
Ekonomi kanadında isim değişikliği beklenmiyor
Mevcut bakanlar kurulunda ekonomi ve maliye ile ilgili bakanlıklarda başarılı icraat dolayısıyla ciddi bir isim değişikliği beklenmiyor.
Batılı ülkeler, Şubat 2022’de başlayan özel askeri harekatın ardından Rusya’nın ekonomisi ve uluslararası ticaretine yönelik modern tarihin en kapsamlı yaptırımlarını uygulamaya başladı. Özellikle yaptırımlarla, Rus ekonomisinin temelini oluşturan enerji, finans, savunma sanayisi, lojistik ve havacılık gibi sektörler hedef alındı.
Batı’daki bankalarda, Rusya’ya ait 300 milyar dolardan fazla varlık donduruldu. Rus bankaları SWIFT sisteminden çıkarıldı. Batılı çok sayıda şirket harekatın başlamasının ardından Rusya pazarından çekildi, faaliyetlerini durdurdu veya önemli oranda azalttı. Aynı yıl ülke ekonomisi yüzde 2.1 küçüldü.
Ancak bütün bunlara rağmen görevdeki Mişustin hükümetinin aldığı tedbirlerle Rus ekonomisi bazı aksaklıklara rağmen 2023’te Avrupa ve ABD’yi geride bırakarak yüzde 3.6 büyüme gerçekleştirdi. Hatta geçen yıl ülkedeki işsizlik oranı yüzde 2.9’a kadar gerileyerek tarihin en düşük seviyesine indi.
Lavrov ve Şoygu’nun devam etmesi bekleniyor
Uzun yıllardır Rus diplomasinin başında bulunan tecrübeli isim Sergey Lavrov’un dışişleri bakanlığı, Rus ordusunu ve Ukrayna’daki savaşı yöneten Sergey Şoygu’nun da savunma bakanlığı koltuğunu koruyacağı konuşuluyor.
Yeni hükümeti bekleyen ödevler
Rus lider Putin’in ekonomik alanda yeni hükümetten beklentisi yüksek.
Rusya’nın yeni bölgeleri olarak nitelendirdiği Donetsk, Lugansk halk cumhuriyetleri, Zaporojye ve Herson bölgelerinin kalkınmasına yönelik ödevleri hükümetin masasına koyacak olan Putin, yeni silahların seri üretimi ve bu yöndeki bilimsel araştırmaların artmasını bekliyor.
Hükümetin uluslararası finans alanında dolardan bağımsız hareket etmek için Rusya’nın ortaklarıyla çalışmalarına ağırlık vermesini isteyen Putin’in öncelikleri arasında Rusya’ya yatırım yapılması, girişimcilerin devlet tarafından desteklenmesi de yer alıyor.
Rus toplumunu Batı’nın sapkın kültürel değerlerinden korumaya yönelik politikaları öncelikleri arasında sıralayan Putin’in, eğitim kalitesinin artırılması ve ailenin korunmasına yönelik politikaların hayata geçirilmesini bekliyor.
Putin 5. kez devlet başkanı oluyor
Putin’in görev süresini uzatacak 2020’deki anayasa değişikliği referandumunu halk yüzde 77.92 ile kabul etmişti. Bu anayasa düzenlemesiyle Putin’in ilki 2012’de başlayan ve 2024’te bugün sona erecek iki dönemlik görev süresi sıfırlandı. Böylece Putin, yeniden devlet başkanı seçildi. Bu değişiklikle Putin’in 2036’ya kadar devlet başkanı olarak kalabilmesinin yolu da açıldı.
Bu yıl 15-17 Mart’taki devlet başkanı seçiminde sandıktan galip çıkan Putin, Rusya Devlet Başkanlığı görevini 5. kez yapacak. Sovyetler Birliği döneminde 1975’te Devlet Güvenlik Komitesi’nde (KGB) istihbarat elemanı olarak çalışma hayatına başlayan Putin, 1998’de Rusya Federasyonu’nun istihbarat kurumu Federal Güvenlik Servisi’nin (FSB) direktörlüğünü yaptı.
1999’da Rusya’nın 5. başbakanı olan Putin, 31 Aralık 1999’da Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in ani şekilde istifa etmesiyle devlet başkan vekili oldu.
2000’de yapılan devlet başkanı seçimini kazanan Putin, 2008’e kadar bu görevi 2 dönem yürüttü. Putin, iktidarının ilk döneminde Çeçenistan savaşı kapsamında güvenlik konularında etkin politikalar geliştirdi. Aynı zamanda dağılan Sovyetler Birliği’nden miras kalan kötü ekonomik koşulları düzeltmek için ilk adımları atmaya başlayan Putin, Batı ile iyi ilişkiler kurdu, yeni petrol ve doğal gaz anlaşmaları yaptı.
Batı’dan çektiği yatırımlarla Rus ekonomisini geliştirmeye çalışan Putin, eski Devlet Başkanı Boris Yeltsin döneminde devlet mallarının özelleştirilmesiyle ortaya çıkan oligarklarla mücadele etti.
Putin, ikinci başkanlık döneminde, yayılmacı olarak nitelediği Batılı politikaları engellemeye yönelik hedefler geliştirdi. NATO’nun genişlemesine karşı koymak için çıkarlarını savunma çabasına giren Moskova, ABD’nin tek kutuplu dünya düzeninin kabul edilemez olduğu tezini öne çıkardı.
2008-2012 döneminde devlet başkanlığına Dmitriy Medvedev seçilirken, Putin 2. kez Rusya’nın başbakanı oldu. Moskova, NATO’nun 2008’deki zirvede Ukrayna ve Gürcistan’ın İttifak’a üyeliklerini gündeme getirmesini, Rusya’ya yönelik çevreleme politikası olarak değerlendirdi.
2008’de Rusya-Gürcistan savaşı yaşandı. Moskova, savaş sonrasında Gürcistan’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya ve Abhazya’yı tanıdı.
Bu dönemde dünya ekonomik krizinin sonuçlarının üstesinden gelmekle meşgul olan Moskova, 1990’larda yaşanan demografik sorunu çözmek için uğraştı.
Putin, 2012-2018 döneminde 3. kez tekrar devlet başkanı seçildi. Batı ile rekabetin yaşandığı bu dönemde, NATO’nun Rus nüfuz alanında etkin olma çabasına dikkati çekilerek, İttifak Rusya için başlıca askeri tehdit olarak benimsendi.
Ukrayna krizinin baş göstermesi üzerine Rusya, 2014’te Kırım’ı referandumda çıkan yüzde 97 civarındaki oy oranıyla yeniden topraklarına kattı.
Rusya, Belarus ve Kazakistan tarafından temelleri atılan, sonradan Kırgızistan ve Ermenistan’ın da üye olduğu Avrasya Ekonomik Birliği resmen 2015’te kuruldu.
Putin, 2018’deki seçimlerde de yaklaşık yüzde 77 oy alarak 4. kez devlet başkanı oldu. Bu dönem, Rusya ile Batı arasında gerek siyasi gerek ekonomik olarak gerginliğin en hat safhada yaşandığı dönem olarak kayıtlara geçti.
Ukrayna krizinin sıcak çatışmalara dönüştüğü sürecin başında Putin, 21 Şubat 2022’de Kremlin Sarayı’nda düzenlenen törenle Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıdı.
Putin, 24 Şubat 2022’de sabahın erken saatlerinde televizyondan halka hitap ederek Ukrayna ve Donbass’ta özel askeri harekat başlattıklarını duyurdu.
Donetsk, Lugansk, Zaporojye ve Herson bölgeleri Putin’in 30 Eylül 2022’de imzaladığı kararnameyle Rusya’nın yeni bölgeleri oldu.